4 Şubat 2009 Çarşamba

Nil Karaibrahimgil Milliyet Sanat Şubat sayısı röportajı...


Bu sefer tamamen maksat deney olsun!

Nil Karaibrahimgil yeni albümü 'Nil Kıyısında' ile kendi kıyılarına inmiş. Daha önce sözlerinde ironi vardı, dalgaya almak vardı ama şimdi söylemek istediklerini direkt söylemiş. Nil, 30 yaşın verdiği değişimden de bahsediyor. Kendi değişmişken prodüktörünü de değiştirip ortaya farklı bir şey çıkartmak istemiş. Alper Erinç'in prodüktörlüğünü yaptığı albümün dillere takılacağı şimdiden belli fakat sözler biraz daha olgun ve biraz daha derinden. Röportaj yaptığımızda çıkış parçası belliydi, video'nun fikri belli ama henüz çekilmemişti. Albüm kapağıysa hazırlanıyordu. Peki Nil nasıldı? Heyecanlı ve yine kendinden emin.
'Nil Kıyısında' albümündeki sözler ve müzikler yine sana ait değil mi?
Evet sözleri ve müzikleri ben yazdım.
Prodüktörlüğünü kim yaptı?
Bu sefer farklı bir prodüktörle çalıştım; Alper Erinç'le.
Daha önce birlikte çalışmış mıydınız?
İki şarkı yapmıştık daha önce. Biri ben yola ilk çıktığımda 'Ben Hazırım' diye bir şarkı yapmıştık, diğeri Komser Şekspir filminin içindeki 'Masal' diye bir şarkı var, onu Alper'le yapmıştık. Bu iki şarkı dışında çalışmamıştık ama ben Alper'i hep beğeniyordum. Bu albümde bir değişiklik olsun istedim.
Ozan Çolakoğlu ile çalışıyordun daha önce.
Bu sefer tamamen maksat deney olsun. Ve bir de değişik bir şey yapmak istedim. Çok fazla kendimi tekrar ettiğimi düşündüm. Acaba ne yapabilirim değişik derken, değişik bir insanla çalışayım istedim.
Değişik oldu mu peki?
Evet değişik oldu. Tabii sadece Alper'den dolayı değil. Ben de büyümüşüm. Başka türlü bir yere gitmişim. Hayata bakışım değişmiş. Bütün bunlar söz ve müziğe yansıdı. Bunları farklı birisi işleyince tamamen benim istediğim şey oldu ve ortaya apayrı bir mahsül çıktı. Çocuk yapmak gibi başka bir babadan. Daha değişik bir yeryüzü ama yine benim.
Albüm için yazmaya başladığında temel olarak sende neler değiştiğini gördün?
Bu albümde ben kendime de şaşırıyorum. Mesela 'Çok Canım Acıyor' diye bir şarkım var. Daha önce hiç böyle bir şey söylememiştim, hiç bu kadar açık konuşmamıştım. Hep bir ironi vardı. Hep benim onu kapatmak istediğim bir yön vardı. Dalgaya almak vardı. Fakat bu albümdeki çoğu şarkıda o yok. Yine şöyle bir şarkı var: "Ben ya direkt sana, ya kabristana, ya Hindistan'a" diye. Yine esprili sözler var ama çoğunluğu çok net, sade, duygulu. Belki ben de senin gibiyim. Kendimi dinleyip karar veriyorum. Ben de anlamaya çalışıyorum. Nereye gitmişim acaba diye. Nerdeyim? Nasıl bir platoya varmışım? 30 yaşla da ilgili. Kadınlar 30 yaşından sonra değişiyorlar biraz. Onun da getirdiği bir şey var tabii.
Bir röportajında 'Kek' parçasını yazmazdım demişsin. Bu da yine değişimle ilgili değil mi?
Kendileri karşılaştırmışlardır. Ben yazmazdım diye bir şey söylemem. Ama tabii şu anda eskiden yazdığım şarkıları yazmam. Ama o şarkıları çok seviyorum. 'Kek' bence çok güzel bir parça. Kek tarifi veriyor. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir şarkı görmedim. Benim kıymet verdiğim bir şarkı 'Kek'. Ama bugün Kek gibi bir şarkı yazmak aklıma gelmez. Gitarı elime aldığımda o dönem onu hissetmişim. Şimdi bambaşka şeyler hissediyorum. 'İlla Sen' , 'Ne Garip Adam' diye şarkılar var bu albümde; çok farklı.
'Nil Kıyısında' isminde bir ironi var mı?
Hem ben kendi kıyılarıma inmişim gibi hissediyorum; biraz daha duygusal. İnsanları da oraya çağırıyorum. Daha romantik geliyor bana. Paul Coelho'un öyle bir romanı var ya, 'Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım' . Diğerleriyle karşılaştırmak da doğru değil bence. Sen kendine baktığında yaptığın röportajlar, yazdığın yazılar, konuşmaların aynı mı? Değil. Şarkı yaparken de öyle işte. Değişiyor.
Düet var mı?
Mazhar Alanson var sadece. 'İlla' diye bir şarkı söyledik birlikte. Şarkıyı yazdığımda çok yakışacağını düşündüm. Çok büyük gurur verirdi, gelip benle şarkyı söylemesi. Benim için büyük bir onur albümde kendimle birlikte Mazhar abinin sesini duymak. Sesine de yansıyan çok büyük bir olgunluk var Mazhar abinin. 'İlla' kelimesini de çok yakıştırdım ona.
Nil hep şarkılarında hep kızların yanındadır, erkeklere rest çeker, tek başına yeter. Bu albümde böyle bir duruş var mı yine?
Erkekler rahat etsinler, öyle bir şarkı yok. Ben artık onu tekrar etmekten sıkıldım. Ve artık öyle de hissetmiyorum. Şu anda bir kadın olarak bir gövde gösterisi yapmak istemiyorum. Artık bir erkeğin karşısında değil de yanında duruyorum. Söylenecek sözleri söyledim zaten. Çocuk, kariyer yapın dedim, toplanın dedim, pırlantamı aldım dedim. Daha ne diyeyim. Elimden geleni ardıma koymadım. Gereği yoktu artık öyle konuşmanın, içimden gelmedi zaten.
Kızlarla süper arkadaşlıklar kuran biri gibi de değilsin.
Aynen öyle bir insan değilim. Erkekleri kadınları bir çok açıdan daha net buluyorum. Kadınları çok karmaşık ve inceleyici buluyorum. Kafaları çok karmaşık, ben dahil. Bu yüzden erkeklerin yanında daha rahat edilebilinir o anlamda. Erkekler söylemek istediklerini direkt söylüyorlar.
Sorulduğunda söylediğin bir şey var. Ben çok büyük bir acı yaşamadım diyorsun. Her zaman değil ama genelde sanatçıların acılardan, hayatın karanlık noktalarından beslendiği söylenir. Seni üretmeye iten şeyler nedir?
Beni sürekli mutlu zannediyorlar. Gülerek mi çıktım, nerede yanlış yaptım? Yok öyle bir şey. Normalde genele göre heyecanlı bir tip olabilirim ama bu demek değil ki sabahları kahkahalar içinde kalkıyorum, akşam da hahaha diye geçiyor. Tabii ki başımıa bir sürü şey geliyor, acı çekiyorum, aşk yaşıyorum. Acıların kadını Bergen olmak gerekmiyor. Benle iyi şeyleri birleştiriyor olabilirler. Bu neden mutsuz olsun diyorlar galiba. Ama her zaman üretmek için acı gerekmiyor söylediğin gibi. Bak mesela. Son iki sene Amy Winehouse dinledim. Biraz araştırdığım zaman, gördüm ki bu kadın bu şarkıları sevgilisinden ayrıldığı altı ay içinde yazmış. Sevgilisinin başka bir kadına gittiği dönem. Sonra evleniyorlar. O kadar belli ki. O albümün gerçekliği, o acıların çekilmiş olmasından kaynaklanıyor. Burada da oturduğun yerden aşk şarkısı yazabilirsin. Ama hiç bir şey onun kadar canı acıtmaz. Olabilir belki, yapanlar vardır. Üretme zamanları ya aşağıya vurduğunuzda, ya da yukarı çıktığınızda oluyor. Björk'ün 'Violently Happy' şarkısı nasıldır mesela? O yüzden değmek lazım ya aşağıya ya da yukarıya.
Bir çok reklam için jingle yapıyorsun. Bu konuda da fazla eleştirildiğin söylenebilir.
İnan benzerler var ama çoğu ben değilim. Yapan arkadaşlara yapmayın diyorum, ben zannediyorlar ve ben değilim. Ben bu kadar reklam kuşağında yer almak istemiyorum. Benim sesime benzer sesler var. Benim şarkı yazma tekniğime benzer şeyler var. Onlar da beni rahatsız ediyor. Başka şeyler yapsınlar çünkü ben onu yapıyorum zaten. Müşteri de biz Nil'in yaptığı gibi bir şey istiyoruz diyorlar, bunu biliyorum. Taklit en büyük iltifattır tabii iyi tarafından bakarsak. Artık web siteme yazacağım yaptığım reklam jingle'larını.
Reklam jingle'ları seni müzikal olarak geliştiriyor mu sence?
Jingle yapmayı çok seviyorum. Çünkü beni şarkı yapmakla ilgili canlı tutan bir şey. Belki hiç üretim yapmadığımız iki sene geçti. Haftada bir iki jingle yazdığımda bu beni müzikle ilgili düşünmeye itiyor. Kafam açılıyor. Hem de ğleniyorum çok. Ye ye ye ketçap ye diye bir parçayı albüme koymam mesela, utanırım ama bu tarafımı da reklamlarla deşarj ediyorum. Moby bütün albümünü reklamlara verdi mesela. Pink de verdi. David Bowie'nin şarkısı var, Sting in var reklam şarkıları. Para kazanmanın günah olduğunu düşünen insanlar var ülkemizde. Bunlar başırılı insanları da sevmez.
Sinemaya gelirsek, A.R.O.G. nasıl bir deneyimdi senin için?
A.R.O.G'u kabul etme sebebim Cem'i çok seviyor ve beğeniyor olmam. Bana film teklifi geliyor mesela bana diyorlar ki bir barmensin ve uyuşturucu bağımlısısın.Nasıl yani? Ben oyuncu değilim ki. Böyle bir şeye vaktim yok ayrıca. Müziği çok seviyorum. Oyunculuk da zevkli bir şeydir ama kliplerimde oynacak kadar var bende. Şu şekilde avantajlıydı A.R.O.G., Mimi karakteri bana benziyordu. Setteki herkes arkadaşımdı. Benim için çok riskli olmayan, bir misafir sanatçı gibi içinde olabileceğim ve filmi de batırmayacağımı da hissettiğim bir şey olduğu için kabul ettim. Anı olsun diye yaptım daha çok.
A.R.O.G.'un herkes tarafından eleştirme dürtüsü yaratmasına ne diyorsun?
O kadar duygusal bir halk ki. Tarkan'a da, Cem Yılmaz'a da aynısını yapıyorlar. A.R.O.G. bence gayet komik. Ama insanlar onları bir yere koyuyor ki. Cem bu ülke için çok büyük bir değer. Tarihe geçti bence. Daha komik birisi bence yok. Ama küstürüyorlar böyle yaparak. Eminim Cem yaralandı, üzüldü. Çünkü yaptığı şey şuydu, herkesin güleceği çok güzel bir film yapmaya çalıştı. Aylarını verdi. Kötü köşe yazıları yazıldı. Girip de on dakikasında çıktığım Türk filmleri var, neden kötü bir şey söyleyeyim ki. İyi bir şeyi söyle, kötü bir şey olunca sus. Bu kadar saldırmanın gereği yok. İlk kez bir Türk sinemasında dinazor var. Aaa biz bu dinazoru biliyoruz diyorlar. Gülmediyse gülmedi gülmeyen de. Ben Stiller mı, Jim Carrey filmi mi komik diye bir şey görmedim ben. Burada bir karşılaştırma, bir rekabet. Recep İvedik diyorlar ama o çıkınca da onu yerin dibine sokuyorlar.
Dizi teklifi geldi mi hiç peki?
Bnce zor bu iş. Olay tamamen beklemek. Robert de Niro demiş ki bana bu kadar para veriyolar çünkü beni bekletiyorlar. 16 saat oturuyorsun makyaj masasında. Ortaya iyi bir şey çıkıyor mu? Çıkıyor. Bana bekler misin diye sorarsan, beklemem. Müzik yapmam gerek çünkü.
Konser verdiğin en acayip yer neresi?
Kadın hapishanesi. Oradan bir talep olduğunu duydum. Tabii ki giderim dedim. Gitaristimle birlikte iki gitarla onların tiyatromsu bir mekanında şarkılar söyledik. Çok duyguluydu.
Albüm kapaklarına, konser afişlerine çok önem verdiğini anlatmıştın. Bu albümün kapağı nasıl olacak?
Nasıl olacağı şimdi tam belli değil. Ama çok uğraşıyoruz kapakla. Son bir kaç aydır perişan olduk. Klibi Umur Turagay çekecek. 'Seviyorum Sevmiyorum' şarkının adı. Bizi çok uğraştıracak ama değecek. Müzik piyasası kötüye gidiyor ya, ben de kendimi finanse edip gerçekten büyük bir titizlik ve sorumlulukla yaklaşmak istiyorum her şeye. Sahneyi de adam etmek istiyorum. Görsel olarak müzik kadar ilginç şeyler yapmak istiyorum sahne için. Artık seyircinin bunu beklediğini de biliyorum. Herkes artık her şeyi görüyor ya onlar da senden o kalitede şeyler istiyorlar.
İlhan Erşahin'le çalışmaların oldu. Devam ediyor musunuz birlikte çalışmaya?
Ben ilhanla çalışmayı çok seviyorum. Normalde yapmadığım ama İlhan'la çıkan şarkılar oluyor bende. Bir önceki yaz dünyada festival gezdik. Beni büyüttü. Müzikle ilgili algımı açtı. Çok hoşuma gidiyor bu. İlhan yeniden bir albüm yapıyor. Onda da bir şarkı söyleyeceğim. Birlikte yazıyoruz ama bakalım ne çıkacak ortaya.




Hiç yorum yok: